Varlık İçinde Yokluğa Ne Kadar Hazırız

ALİ OSMAN DEMİRCİ

Doğal felaketler, savaşlar, kıtlık ve kuraklıklar insanoğlu yaşamının ayrılmaz bir parçasıdır. Tarihler boyu insanoğlunun hayatta var olma mücadelesinde birçok felaketle karşılamıştır. Bunlara bazen hazırlıklı bazen de hazırlıksız yakalanmıştır. Yıkımların ve ölümlerin boyutunu yok etmese bile en aza indirmek insanoğlunun normal günlerdeki hazırlıklarına ve çabasına bağlı olabiliyor. Bu kural insanoğlunun eliyle yapmış olduğu felaketlerden biri olan savaşlarda da geçerlidir.

Mevsimlerin hızlı bir şekilde değişeceği ve kuraklığın artacağı dönemlere doğru zaman ilerliyor. Bunun sonucunda oluşabilecek kıtlık ve savaşlarda son model araban bir çuval un alamayabilir. Son model telefonunun değeri bir poşet bir domates etmeyebilir. Altın kaplama saatini iki litre su için gözünü kırpmadan feda edebilirsin. Zaten bunların çoğunu biz üretemiyoruz paramız yabancılara su gibi akıp gidiyor. Buda ayrı bir konu. Tarım ve hayvancılık konusunda hala şanslı bir memleketiz.Tarımla ilgili birçok konuyu başarabilecek kapasitemiz var. Hayvancılıkta kullanabileceğimiz verimli meralarımız ve geniş yaylalarımız var. Memleketimiz su konusunda da çoğu merkezlere nazaran şanslı sayılır. Elimizdeki kaynakları yeterli derecede kullanabiliyor muyuz? Bu kaynakları daha verimli hale getirmek için aktif olarak ne gibi çalışmalarımız var?Ürettiğimiz ürünlerimizidepolama şansımız var mı? Tüketiciye en verimli şekilde ulaştırma şansımız var mı? Bu saydıklarımızı modern yöntemlerle mi yapıyoruz yoksa herkes kafasına göre geleneksel yöntemlerle mi yapıyor. Devlet tarafından verilen krediler, hibeler etkili ve yerinde kullanılıyor mu?Ciddi cevap arayan sorular.Toprak analizleri, tarım arazilerini koruma ve ıslahı, suyu dengeli kullanma ve susuz arazilere ulaştırma, damla sulama sistemleri, gölet ve su bentleri vasıtası ile suyu depolama, hayvancılıkta ırk ıslahı, ana tohum projesi, etkin veteriner ve ziraat mühendisi desteği, kooperatifleşme gibi gerekli çalışmalar ivedilikle yapılması gerekenlerden bazıları.Henüz şehrimizde buğday siloları, soğuk hava depoları, modern mandıralar ve kesimhaneleri göremedik.

Bizler şehir olarak birinci derecede deprem bölgesinde bulunduğumuz halde bu felaketlere ne kadar hazırız? Halkımızı deprem konusun da bilinçlendiriliyor mu? Bu konuda ciddi eğitim veriliyor mu? Deprem anında ilk müdahaleyi yapabilecek kapasitede halkın içinden seçilen gönüllü ekipler varmı? Halk bu konuda koordine edildi mi?  Deprem sonrası toplanma alanları nereler? Gıda su ve temel ihtiyaç malzemesi stoklarımız var mı? Depreme dayanıklı bina analizleri yapıldı mı? Aklımızdan çıkarmayacağımız sorular. Bence 6 ŞUBAT 2023 tarihini büyük harflerle evimizin caddemizin bir köşesine büyük harflerle yazmamız lazım. Hiçbir zaman unutmamamız gereken bir tarih.Allah tekrarını bu millete bir daha göstermesin lakin tekrar olmayacak diye bir kural yok. Her an her zaman başımıza gelebilir.Güzel bir mutfak dolabın kaliteli kapıların ve son model eşyaların olmaya bilir ama binanın inşasında demirden betondan çalmaman seni deprem gibi bir felakete karşı daha güvenli tutar. Milyonluk bir binalar felaket anında bir çadırdan daha güvensiz olabiliyor. Eğer zamanında tedbir almazsak karşılaşacağımız durumlar hiç te hoş değil. Kişisel tedbirlerimiz yanında toplum olarak da tedbirli olmamızın her zaman faydası var. İyi organize olmuş ve eğitilmiş toplumlar bu gibi felaketlerde en az zararla çıkabilir. Halkın bilinçlenmesi ve eğitimi birinci önceliğimiz olmalı diğer tedbirleri de bir an önce almamız lazım. Bizim şehrimizde de depremle ilgili bir birim olsun artık. Var mı? Varsa cahilliğime bağışlayın.

Barışta ter dökmeyen savaşta kan döker.

Huzurlu ve Sağlıklı kalınız.